6 Ekim 2011 Perşembe

TÜM TEMEL HAKLARIMIZ İÇİN İNSANCA YAŞAMI SAVUNUYORUZ EŞİT, ÖZGÜR, DEMOKRATİK BİR TÜRKİYE İSTİYORUZ!

Halkımıza çağrımızdır:
İnsanca yaşamı savunmak için, emekçilerin, ezilenlerin sesine ses katmak için 8 Ekim’de Ankara’da buluşuyoruz.

Sosyal duygulara sahip birer insan olarak, insanca yaşamak için gerek duyulan en temel ihtiyaçların bile karşılanmakta zorlandığı ve gittikçe de yaşanmaz hale geldiği bir ülkenin emek ve meslek örgütleri olarak bugün önemli bir sorunu sizlerle paylaşmak istiyoruz.

Bu sorun, bütün diğer sorunları tek tek kapsamaktadır fakat onlardan daha can alıcı öneme sahiptir: “Yaşama hakkının korunması!” İnsanın fizyolojik bir canlı olarak yaşamını sürdürmesi temel bir haktır. Ama bundan daha da önemlisi, insanları diğer canlılardan ayıran özelliklerini koruyarak yaşaması, yani insanın insanca yaşayabilmesidir.

Temsil ettiğimiz sınıf ve kesimler açısından Türkiye’de yaşam koşulları her zaman zordu. Halkının mutluluğunu ve refahını, ülkesinin esenliğini düşünen ve politikalarının merkezine bunları alan bir siyasi hükümetle yönetilmedik şu güne kadar. Onlar varoluşlarının, iktidarlarını sağlamlaştırmanın dayanağı olarak hep yerli ve yabancı tekelleri, uluslararası emperyalist/kapitalist organizasyonları gördüler. Kendi halklarına sırt çevirip, halkın yoksulluk, sefalet ve adaletsizlikler içinde yaşadığı gerçeğine gözlerini ve kulaklarını kapatıp, önlerine konulan politikaları harfiyen uygulamaya çalıştılar.

Bu gidişat doğrultusunda her gelen gün, geçen günü aratır niteliktedir. İnsanın insanca yaşayabileceği alan gittikçe daralmakta; güvencesizlik, geleceksizlik, işsizlik, sefalet, adaletsizlik alabildiğine yaygınlaşmakta ve halk kesimleri hükümet tarafından azarlanıp horlanmakta, buna karşı çıkan, sesini yükselten muhalif dinamikler ise ya şiddetle cezalandırılmakta ya da şeytanı bile şaşırtan yöntemlerle derdest edilmektedir.

Türkiye ekonomik, siyasal, sosyal alanların tümünde birden büyük bir çözümsüzlük içindedir. Küresel krizin de etkisiyle işsizlik artmış, yoksulluk ve açlık artık gözlerden gizlenemeyecek bir duruma gelmiştir. Etnik ve dinsel kökenli farklılıklar, toplumsal barışı sağlayacak yönde çözüme kavuşturulamamakta, tam tersine çelişkilerin giderek derinleştirildiği bir siyaset yürürlüğe konmaktadır.

Anayasa Referandum sürecinde kamu emekçilerine “toplu sözleşme düzeni getiriyoruz” denilmişti. Oysa gündeme getirilen 4688 sayılı Yasa’daki değişiklik ile bırakın özgür toplu sözleşmeyi, kamu emekçilerinin grev hakkı bile engellenmektedir. Özel İstihdam Büroları ile emekçiler köleleştirilmeye, Torba Yasa ile emek sömürüsü daha da artırılarak emekçilerin sürgün edilmelerine ve güvencesizleştirilmelerine yasal kılıf uydurulmaya, Ulusal İstihdam Stratejisi adı altında, 12 Eylül’cülerin bile cesaret edemediği biçimde kıdem tazminatları kaldırılmaya, özel ve kamu alanı sermayeye peşkeş çekilmeye, emek değersizleştirilmeye çalışılmaktadır. KHK’larla kamu hizmetlerinin tasfiyesi/ticarileştirilmesi süreci tamamlanıp güvencesiz istihdam olağan hale getirilmektedir.

“Artık yeter! kimse ölmesin” diyenler susturulmakta, Kürt sorununda demokratik, barışçıl çözüm yerine daha fazla silah/savaş, daha fazla ölüm anlayışı dayatılmaktadır. Kaynaklarımız bir kez daha savaşa aktarılmakta, barış ve diyaloga dayalı çözüm umudumuz kırılmak istenmektedir.

Siyasal İktidarın, gerçekten demokratik bir toplum yaratma ve onlarca yıldır sürdürülen baskıcı politikalardan arınma anlamına gelecek bir toplumsal dönüşüm programı kesinlikle yoktur. Tam aksine, genel seçimlerden aldığı çoğunluk iradesini, devlet ve toplum üzerinde tam bir tahakküm kurma gerekçesi olarak kullanmakta, yukarıdan hükümet, aşağıdan cemaat eliyle toplumu ve devleti kuşatmakta, kendi medyasını, polisini, yargısını yaratarak herkesi dinleyen ve izleyen, korkuya dayalı büyük bir gözaltı düzeni, kendisine biat eden bir toplum oluşturmaya çalışmaktadır.

Bu süreçte, toprağını, suyunu, havasını ve yaşama haklarını savunanlardan demokratik protesto hakkını kullanan Hopa halkına; TİS ve örgütlenme hakkını savunan kamu emekçisinden kıdem tazminatlarının gasp edilmesine direnen işçilere; “sağlıkta dönüşüm” aldatmacasına karşı koyan sağlık emekçilerinden örgütüne ve mesleğine yapılan saldırılara karşı mücadele eden mühendis, mimar ve şehir plancılarına; ­evde-sokakta ve işyerinde var olma mücadelesi veren kadınlardan özerk-demokratik-bilimsel üniversite mücadelesi yürüten öğrenci gençliğe; düşüncesinden dolayı cezaevlerinde baskı ve tecride maruz kalanlardan, ‘savaşa hayır’ diyen barış yanlılarından asimilasyon-inkâr ve imha politikalarına karşı direnenlere kadar, ülkemizdeki tüm muhalif unsurlar, farklı yaklaşımlar giderek baskı altına alınıp edilgenleştirilmeye ve susturulmaya çalışılıyor.

Görmemiz gereken şey şudur: Türkiye’de çoğulculuk adı altında tekseslilik, “ileri demokrasi” adı altında yeni bir diktatörlük biçimleniyor. AKP eliyle düzenin “yeni yüzü”, statükosu şekilleniyor.

Toplumu altüst edecek bu tehlikeli biçimlenmenin, yurttaşların yaşama hakkını ortadan kaldıracağını söylemeye gerek yoktur.

Çünkü:
Bir ülkede açlık varsa işsizlik vardır
İşsizlik varsa yoksulluk vardır
Yoksulluk varsa adaletsizlik vardır
Adaletsizlik varsa hukuksuzluk vardır
Hukuksuzluk varsa güvencesizlik vardır
Ve o ülkede güvencesizlik varsa, yaşama hakkı kalmamış demektir!

Bütün bu nedenlerle;
Asgari ücretiyle yaşayamayan
Maaşıyla yaşayamayan
Emekli aylığıyla yaşayamayan
İşsizliğiyle yaşayamayan
Hastalığıyla yaşayamayan
HES’lerle yaşayamayan
Kadınlığıyla yaşayamayan
Gençliğiyle yaşayamayan
Kimliğiyle yaşayamayan
Savaşla yaşayamayan
Hayat tarzıyla yaşayamayan

Bütün ötekileştirilenleri, bütün mağdurları, ezilenleri, yoksulları, işsizleri, kadınları, gençleri, çevrecileri, barış yanlılarını seslerini birleştirip, daha yüksek haykırmaları için,

Düzenin “yeni yüzüne” karşı insanca yaşamı savunmak için
EŞİT, ÖZGÜR, DEMOKRATİK TÜRKİYE için

8 Ekim’de Ankara’da kurulacak emekçilerin, ezilenlerin “Sokak Meclisi”ne katılmaya çağırıyoruz!..

DİSK-KESK-TMMOB-TTB

28 Ağustos 2011 Pazar

İZFAŞ’TA ANLAŞMA SAĞLANDI


İZFAŞ’TA ANLAŞMA SAĞLANDI




Sendikamız ile İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı bir şirket olan İZFAŞ arasında anlaşma sağlanarak toplu iş sözleşmesi imzalandı.



Sendikamız ile İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı bir şirket olan İZFAŞ arasında anlaşma sağlanarak toplu iş sözleşmesi imzalandı.

Bilindiği gibi sendikamız ile İZFAŞ arasında süren toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamamış, bunun üzerine sendikamız 22 Ağustos’ta işyerinde grev başlatmış ve grevimiz İzmir 1. İş Mahkemesi tarafından 20 gün süre ile durdurulmuştu. Bu gelişmelerden sonra da sürdürülen görüşmelerde 26 Ağustos Cuma günü anlaşma sağlanarak İZFAŞ 1. Dönem Toplu İş Sözleşmesi taraflar arasında imzalandı.

Konu ile ilgili olarak Sendikamız Genel Başkanı Metin Ebetürk yazılı bir açıklama yaptı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’ya yöneticilerimizin gerçekleştirdiği görüşmeler sonucu, Kocaoğlu’nun çözüm noktasında İZFAŞ yöneticilerine talimat vermesinin etkili olduğunu kaydeden Ebetürk, toplu iş sözleşmesi ile kazanılan hakları anlattı. Ebetürk, İZFAŞ yetkililerinin, sözleşme ile geriye dönük olarak kazanılmış hakların bir kısmının bayram öncesi deneceğini belirttiğini söyleyerek “Şüphe yok ki zor bir sürecin sonunda İZFAŞ 1. Dönem Toplu İş Sözleşmesi imzalanmıştır. Bununla birlikte İZFAŞ işçileri artık sendikalıdır ve işyerinin Anayasası olarak tabir edebileceğimiz bir toplu iş sözleşmesi ile çalışmaya devam edecektir. Bugünden itibaren İZFAŞ’ta yeni bir dönem başlamıştır. Her bir İZFAŞ çalışanının iş güvencesi ve hakları ile çalışma barışının korunduğu, işçi-işveren-sendika ilişkilerinin karşılıklı iyi niyet çerçevesinde sürdüğü bir çalışma ortamında İZFAŞ faaliyetlerine devam edecektir” dedi.


İzmir 1. İş Mahkemesinin verdiği grev durdurma kararını da değerlendiren Ebetürk, sendikamızın 26 Ağustos’ta mahkemeye başvurarak tedbir kararının kaldırılmasını istediğini hatırlattı. Anlaşma sağlandığı için davanın konusuz kalacağını ifade eden Ebetürk, mahkeme kararındaki hukuksuzluğun her şeye karşın takipçisi olacaklarını vurgulayarak “Mahkemenin Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nun 47. Maddesine dayanarak ancak yine bu maddede belirtilen koşullar dışında yeni bir gerekçe icat ederek aldığı bu karar, bizzat yasanın kendisine aykırı olduğu gibi, temel insan hakları ve Uluslararası Çalışma Örgütü sözleşmeleri ile güvence altına alınmış grev hakkının özünü ihlal eder niteliktedir. Türkiye’de bir ilk niteliği taşıyan bu keyfi ve hukuka aykırı grev durdurma kararının yaygınlaşmaması için sendikamız gerek ulusal gerek uluslararası ölçekte her türlü girişimde bulunacaktır.” dedi.

Sendikamız ile İZFAŞ arasında bağıtlanan sözleşme ile elde edilen kazanımlardan bazıları ise şöyle:

Taban Ücretler: 1. grubun taban ücreti net 738 TL, ikinci grubun taban ücreti net 830 TL.
Ücret Zammı: 2011 ve 2012 yıllarında her 6 ayda bir ücretlere ve ayrıca sosyal haklara enflasyon oranında zam.
İkramiye: Yılda 1 kez 30 gün tutarında ikramiye.
Kıdem Zammı: Her bir kıdem yılı için 2,5 TL kıdem zammı.
Yemek ve Yol Yardımı: Mevcut yemek yardımı uygulamasına devam edilmesi, yol yardımına 30 TL ilave edilerek, yol yardımının 188 TL olarak belirlenmesi.
Yakacak Yardımı: Ayda 40 TL yakacak yardımı.
Sosyal Yardımlar: İki bayramda 100’er TL bayram yardımı, 200 TL yıllık izin yardımı, yılda bir kere eğitimine devam eden çocuğu olanlara ilköğretim için 300, ortaöğrenim için 450, yükseköğrenim için 650 TL öğrenim yardımı, yılda 1 defa 150 TL tutarında giyim yardımı, 300 TL evlenme yardımı, 200 TL doğum yardımı, çalışanın iş kazası sonucu ölüm halinde 2000 TL, normal ölüm halinde 500 TL ölüm yardımı, çalışanın 1. Derece yakının ölümü halinde 150 TL ölüm yardımı.

22 Ağustos 2011 Pazartesi

ücret zammı

1) Birinci yıl ilk 6 ay ücret zammı : Sendika üyesi işçilerin 31.12.2011 tarihinde almakta oldukları ücretlerine 01.01.2012 tarihinden geçerli olmak üzere ücretlerine 300,00 TL/net seyyanen ücret zammı uygulanır.
2) Birinci yıl ikinci 6 ay ücret zammı : Sendika üyesi işçilerin 31.12.2012 tarihinde almakta oldukları ücretlerine 01.01.2013 tarihinden geçerli olmak üzere, 01.07.2012 ile 31.12.2013 tarihleri arasında gerçekleşen TÜİK Tüketici Fiyat Endeksi (Genel Endeks) artış oranı kadar zam yapılır.
3) İkinci Yıl Birinci 6 Ay ücret zammı : Sendika üyesi işçilerin 31.12.2012 tarihinde almakta oldukları ücretlerine 01.01.2013 tarihinden geçerli olmak üzere, % 10 zam yapılır.
4) İkinci Yıl İkinci 6 Ay ücret zammı : Sendika üyesi işçilerin 31.06.2012 tarihinde almakta oldukları ücretlerine 01.01.2013 tarihinden geçerli olmak üzere, 01.07.2013 ile 31.12.2013 tarihleri arasında gerçekleşen TÜİK Tüketici Fiyat Endeksi (Genel Endeks) artış oranı kadar zam yapılır.

Öğrenim Yardımı:

İşverence her yılın Eylül ayı başında üyenin; -Anaokuludaki çocuğu için 350 (üçyüzelli) TL/Net İlköğretimdeki çocuğu için 500,00 (beşyüz) TL/Net, - Lisedeki ve dengi okuldaki çocuğu için 750,00 (yediyüzelli) TL/Net, - Yüksek öğrenimdeki çocuğu için 1000,00 (bin) TL/Net öğrenim yardımı ödenir. Bu yardım, yüksek öğrenimde okuyan üye işçiye de ders yılı kaybetmemek kaydıyla aynen yapılır.

18 Ağustos 2011 Perşembe

HİZMET ÖZENDİRME İKRAMİYESİ ve KIDEMLİ İŞÇİLİĞİ TEŞVİK PRİMİ

a) Bu toplu iş sözleşmesi kapsamına giren işyerlerinde çalışan işçilerin yaptıkları hizmetin olağanüstülüğü belirgin olanlara hizmetini özendirme ve ödüllendirme amacıyla ikramiye verilir. Bu ikramiye işçinin 5 gündeliğinden az, 150 gündeliğinden fazla olamaz. İkramiye olağanüstü gayret ve hizmette bulunan işçilere işveren vekilinin önerisi ile işyeri kurulu tarafından tespit edilip yönetim kurulu ve genel müdürün onayı ile verilir. Ayrıca çalışırken emekli olan her işçiye bir Cumhuriyet altını verilir.

b)Bu toplu iş sözleşmesi kapsamındaki işçilere 01.01.2011 Tarihinden itibaren ileriye dönük bir yılı tamamlaması şartıyla bir yıl içersinde hiç istirahat (iş kazaları hariç) almayan işçiye 10 yevmiye işe devam teşvik primi verilir. Bu ödeme her yılın mart ayında maaşla birlikte yapılır. Bir yıllık süreyi doldurmadan emekli olan ya da işten ayrılan işçi bu haktan yararlanamaz, bu uygulamaya her yıl devam olunur.

KIDEMLİLİK ZAMMI

sendika üyesi işçilere , her hizmet yılı için, 01.01.2012 tarihinden geçerli olmak üzere günlük net 1,00 (1 lira) TL. kıdemlilik tazminatı ödenir.

İkinci yıl zammı olarak, TÜFE (Tüketici fiyat endeksi) yıllık gerçekleşen enflasyon oranında zam yapılır.

ÖRNEK: Hizmet yılı x Kıdemlilik zammı

DİREKSİYON PRİMİ

a) Bu Toplu iş sözleşmesi kapsamında kalan, işyerlerinde çalışan ve fiili olarak araç kullanan işçilere 01.01.2012 tarihinden geçerli olmak üzere , fiili çalıştıkları her gün için net 2,50 (İki Lira Otuz Kuruş) TL. direksiyon primi ödenir.
b) İkinci yıl zammı olarak, TÜFE (Tüketici fiyat endeksi) yıllık gerçekleşen enflasyon oranında zam yapılır

AİLE YARDIMI

Evli işçilere Devlet Memurlarına yapılan aynı esas ve usullere uyularak aile yardımı miktarı ödenecek Net miktar olarak esas alınmak sureti ile brütü hesaplanarak aile yardımı yapılır. Devlet memurlarına uygulanan bu miktar artarsa işçilere de aynen yansıtılacaktır.

FERDİ ŞİKAYET

FERDİ ŞİKAYET :

İşbu sözleşmenin herhangi bir maddesinin uygulanması veya çalışma hayatını düzenleyen mevzuattan doğacak aksaklıklar nedeniyle şikayetçi olan işçilerin izleyeceği yol ve öncelikleri;

a) Durumu işyeri sendika temsilcisine bildirirler,

b) İşyeri sendika temsilcisi konuyu en yakın işyeri amiri veya işveren vekili ile halle çalışır. Sendika temsilcisi konuyu işveren vekiliyle görüşmeden sendikaya müracaat edemezler. Temsilci işverenle yaptığı temastan sonuç alamadığı takdirde sendikaya başvuracaktır.

c) İşyeri kademesinde uzlaşma olmadığı takdirde sendika temsilcisi konuyu sendikaya iletir. Sendika konuyu Disiplin Kuruluna intikal ettirerek sorunun müştereken karara bağlanmasını talep eder.

e) Bu şikayetleri nedeniyle işçiler hakkında disiplin kovuşturması yapılamaz.

17 Ağustos 2011 Çarşamba

İŞÇİNİN YAZILI EMİR İSTEME HAKKI:


İşçi kendisine verilen emirleri yasalara, sözleşmeye ve hayatın olağan akışına aykırı görürse, bizzat veya temsilcisi ile birlikte durumu emri veren amire bildirir. Amir iş emrinde ısrar ederse işçiye yazılı olarak vermek zorundadır. Bu takdirde işçi emri yerine getirir. Fakat işçi, bu yaptırımdan dolayı herhangi bir yasal ve disiplin soruşturmasına tabi tutulamaz. Sorumluluk tamamen emri veren amirindedir.